15.03.2018

4. Uluslararası İyilik Ödülleri Sahiplerini buldu

Türkiye Diyanet Vakfı 4. Uluslararası İyilik Ödülleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı törenle sahiplerine verildi.

Türkiye Diyanet Vakfı tarafından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Kongre ve Kültür Merkezin’de bu yıl dördüncüsü düzenlenen Uluslararası İyilik Ödülleri töreni, Kur’an-ı Kerim tilaveti ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı.

Programa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Binali Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Genel Kurmay Başkanı Org. Hulusi Akar, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, milletvekilleri, büyükelçiler, uluslararası misafirler, il ve ilçe müftüleri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, TDV bağışçı ve gönüllüleri, işadamları, öğrenciler ve davetliler katıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, törende yaptığı konuşmasına, “Sizleri, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, milletin evinde, bu gazi mekanda ağırlamaktan şahsım, milletim adına büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Bu yıl dördüncüsünü tevdi ettiğimiz iyilik ödüllerinin ve İyilik Haftası’nın ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum.” diyerek başladı.

Ödül töreni için Diyanet teşkilatına teşekkür eden Erdoğan, Uluslararası İyilik Ödülleri’nin ihdasından bu yana geçen sürede insanlar arasında bir iyilik halkasının oluşmasına vesile olduğuna inandığını belirtti.

Uluslararası İyilik Ödülleri’nin Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı’nın en prestijli projelerinden biri haline geldiğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

“Bu ödüller hem ülkemizde hem de dünyanın farklı köşelerinde gayret gösteren iyilik neferlerine umut, cesaret ve güç verdi. Bu ödüller vesilesiyle bizler de birbirinden değerli hayır faaliyetlerinden haberdar olduk, gerçekten göz yaşartıcı hikayelere şahitlik ettik.

Etrafımızda yaşanan onca savaşa, şiddete ve insanı insanlığından utandıran vahşet görüntülerine rağmen, dünyanın dört bir ucundan gelen iyilik hikayeleriyle sevindik, gururlandık, ümitlerimizi tekrar yeşerttik. Gerek bu projenin serpilip büyümesine, gerekse şu muhteşem kardeşlik atmosferinin tesisine katkı sağlayan herkese teşekkür ediyorum.”

“Gördüklerimiz bize istikbalimiz adına umut aşılıyor”

Ödül alan hayat hikayelerine işaret eden Erdoğan, “İnsan olarak bizi diğer varlıklardan ayıran temel hasletlerin halen diri olduğunu gösteriyor. Buradan gördüklerimiz bize istikbalimiz adına umut aşılıyor, güven veriyor. Her biri diğerinden kıymetli bu hikayelerde halen iyilik pınarlarının çorak gönülleri sulamaya devam ettiğine şahit oluyoruz” dedi.

Erdoğan, bin 500 hikaye arasından seçilen, bu seneki ödüllere layık görülen, çevresinde “hayat tamircisi” olarak bilinen, engelli hayvanlara kendi imkanlarıyla bugüne kadar 200 protez yapan 22 yaşındaki Mardin Derikli Hasan Kızıl’ı tebrik etti.

Eğitim, tarım ve çevre alanındaki özgün çalışmalarıyla Türk milletinin hayırseverliğini, Afrika’nın çorak topraklarına taşıyan Sevde Sevan Usak’ı tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

“Kütüphaneye çevirdiği dükkanıyla mahallesindeki çocuklara kitap okuma aşkını aşılayan Üsküdarlı Kanber Bozan kardeşime, Kanada’nın Montreal şehrindeki küçük lokantalarını ihtiyaç sahipleri için Halil İbrahim sofrasına dönüştüren Yahya Hashemi ile Ala Abdelrazaq Jabur kardeşlerimi, ‘komşusu açken tok yatan bizden değildir’ hadisini rehber edinerek, kardeşlik seferberliğine öncülük eden Suriyeli muhacirlere Ensar olan Doktor Mahmut Karaman beyfendiyi, yetim bir Peygamberin ümmeti olarak yetim ve öksüzlere sahip çıkan, hayatını sürdürdüğü Amerika’da soğuk odalarda ölümü bekleyen onlarca çocuğa sıcak bir yuva sunan ‘yetimlerin babası’ Libyalı Muhammed Bzeek kardeşimi, vazife yaptığı tarihi Hasan Paşa Camisi’ni, sokak çocuklarının ve sokakta kalanların rehabilitasyon merkezine çeviren Levent Uçkan hocamızı… Velhasıl bu yıl iyilik ödüllerini tevcih ettiğimiz tüm kardeşlerimizi şahsım ve milletim adına gönülden tebrik ediyorum.”

Sezai Karakoç’un “Kalbinde merhamet adlı bir çınar olan” ifadesini hatırlatan Erdoğan, tüm iyilik neferlerine ve hayır öncülerine şükranlarını sundu.

Erdoğan, hayırseverlere “Dünyanın dört bir yanında diktiğiniz bu iyilik fidanlarının uzun yıllar meyve vermeye devam edeceğine inanıyorum” diyerek seslendi.

Vefa ödülü milletimizin göz bebeği Mehmetçiklerimize

Bu yılki vefa ödülünün de çok anlamlı bir yere gittiğini gördüğünü vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Vefa ödülünün milletimizin göz bebeği, istiklalimizin ve istikbalimizin teminatı, bölgemizdeki mazlumların muhafızı kahraman Mehmetçiklerimize takdim edilmesinden de büyük bir memnuniyet duydum. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, gerçekleştirdiği başarılı operasyonlarla hem vatanımızın güvenliğini temin ediyor hem de terör örgütlerinin zulmüne maruz kalan kardeşlerimizin yardımına koşuyor.

İşte son birkaç gündür Afrin’den yansıyan insanlık dışı manzaraları sizler de görüyorsunuz. Sivilleri canlı kalkan olarak kullanan, kurduğu tuzaklarla çocukları katleden terör örgütünün makyajı tel tel dökülüyor. Şu an itibarıyla 3400 teröristi etkisiz hale getirdik. Ne yaptık? Afrin’e girdik, giriyoruz çok fazla bir şey kalmadı. Ama biz işgal için girmiyoruz. Biz, Afrin’i oraların gerçek sahiplerine teslim etmek için giriyoruz.”

“Türkiye Diyanet Vakfı yaptığı faaliyetlerle göğsümüzü kabartan hizmetlere imza atıyor”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Diyanet Vakfının ülkenin en köklü ve yaygın müesseselerinden biri olduğunu vurgulayarak, Vakfın 43. kuruluş yıl dönümünü kutladı.

Vakfın yarım asra yaklaşan mazisiyle gerek yurt içi gerek yurt dışındaki başarıları ve hayır hasenat faaliyetleriyle göğüslerini kabartan hizmetlere imza attığını dile getiren Erdoğan, “Dualarla, sadece Hakka ve halka dayanarak kurulan bu müessesemiz hamdolsun bugün dünyanın 140 ülkesinde vakıf geleneğimizin sancaktarlığını yapan bir abideye dönüştü. Bir avuç dert sahibi insanın yıllar önce attığı küçük adım; şimdi binlerce öğrenciye sahip çıkan, yüz binlerce mazlumun dertleriyle dertlenen, her yıl milyonlarca insana dokunan devasa bir hayır harekatının ve hareketinin adı oldu” dedi.

Türkiye Diyanet Vakfının insanlığın ve İslam ümmetinin çok ciddi sıkıntılarla yüzleştiği bugünlerde dünyanın her yerinde dil, din, ırk, mezhep, meşrep farkı gözetmeden tüm ihtiyaç sahiplerinin yardımına koştuğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

“Vakfımız, sosyal yardımlardan eğitime, cami inşasından gönüllerin ihyasına kadar birçok alanda birbirinden değerli, birbirinden kalıcı çalışmalar yürütüyor. İslam Ansiklopedisi gibi muhteşem bir eseri ülkemize ve insanlığa kazandıran Vakfımız, medeniyetimizin yeniden inkişafı yolunda yaptığı hizmetlerle her türlü takdiri hak ediyor. 30 yıllık bir emeğin ürünü olan 44 ciltlik İslam Ansiklopedisi, cumhuriyet döneminin en muhteşem kültür hazinesi olarak şu anda değerlendirdiğimiz bir eserdir. Tabii birçok dilde tercümesi yapılmak suretiyle bu ansiklopedimiz insanlığın hizmetine sunulacak.”

“Gittiğimiz her yerde Türkiye Diyanet Vakfı’nın çalışmalarına şahit oluyoruz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mali’den Somali’ye, Kazakistan’dan Belarus’a, Moskova’dan Suriye’ye, Arakan’dan Amerika’ya kadar gittikleri her yerde, Türkiye Diyanet Vakfının çalışmalarına şahit olduklarını belirterek, konuşmasına şöyle devam etti:

“Birileri Suriye’ye binlerce kamyon dolusu silah ve mühimmat gönderirken Türkiye Diyanet Vakfımız oraya binlerce kamyon insani yardım malzemesi gönderdi, gönderiyor. Kızılayımız aynı şekilde gönderdi, gönderiyor. AFAD’ımız aynı şekilde gönderdi, gönderiyor. Şimdi ben dünyaya sesleniyorum; Peki siz ne yapıyorsunuz? Siz varil bombalarıyla bombalarla Doğu Guta’da binlerce çocuk, yaşlı, kadın bu insanları öldürürken, siz Suriye’nin genelinde 1 milyona ulaşan insan öldürürken ve öldüren insana sahip çıkarken, biz sadece mazlum ve mağdur olanlara yardım elini uzatıyoruz. Aramızdaki fark bu. Bize kalkıp akıl veriyorlar, diyorlar ki ‘Sivil insanlar ölüyor’. Bilerek konuşun, bilmeden konuşmayın. Biz sivil insanları hiçbir zaman hedef almadık. Eğer sivilleri de hedef alsaydık Afrin çoktan düşmüştü. O kadar hassas gidiyoruz ki aman siviller vurulmasın. Buna dikkat ediyoruz ama bunlarda böyle bir şey var mı, yok. Bunlar sivildi, sivil değildi, hiç fark etmez bombaları yağdırıyorlar. İşte bizi onlardan ayıran bu. Biz bu hassasiyetimizi yine aynen gözeterek yolumuza devam edeceğiz.

Birileri Suriye’de terör örgütlerine yardıma giderken Türkiye Diyanet Vakfı gibi kurumlarımız, askerlerimiz orada yaraları sarıyor. Adeta oralarda bir sivil savunma görevini icra ediyor. Birileri mazlumların gözyaşı ve kanı üzerinden semirmeye çalışırken, bizim kuruluşlarımız Suriye’den Irak’a kadar tüm insanlığın yüzünü ağarttı.”

Kurulduğu günden beri ‘insanlığın en hayırlısı insanlara en faydalı olandır’ düsturuyla vakıf bünyesinde emek vermiş herkesi tebrik eden Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

“Vakıf mensuplarından, hayırseverlerinden ve gönüllülerinden ahirete irtihal edenlere Allah’tan rahmet niyaz ediyor, hayatta kalanlara sağlıklı ve hayırlı ömürler diliyorum. Burada şahitlik ettiğimiz örnekler Din-i Mübin olan İslam’ın özünü ruhunu anlatıyor.

Bu hikayelerde bir kez daha gördüğümüz gibi İslam ihsan, ahlak ve merhamet dinidir. Cahiliye toplumundan Asr-ı Saadet’e geçiş yolculuğunun serdarı olan Resul-i Ekrem (s.a.v) ‘de güzel ahlakı tamamlamak için gönderilmiş bir merhamet elçisidir. Kız çocuklarını katleden, kadınlara zulmeden bireyler İslamla müşerref olduktan sonra Hz. Ömer (r.a) gibi adalet timsallerine dönüşmüştür. İslam içkiyi su gibi tüketen, kendi elleriyle yaptıkları putlara tapan cahiliye toplumlarından insanlığın kutup yıldızları sahabeler çıkarmıştır. Kibir, haset cehalet ve şirkle kararan kalpler Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye’ nin nuruyla aydınlığa ve felaha kavuşmuştur.

Diyanet İşleri Başkanlığımıza ve Türkiye Diyanet Vakfımıza çalışmalarında muvakkafiyetler diliyorum. Milletimizi Türkiye Diyanet Vakfı gibi dünyanın dört bir tarafında hayır ve hasenatın sancaktarlığı yapan kurumlarımıza sahip çıkmaya davet ediyorum. Rabbim iyileri aramızdan eksik etmesin diyorum.”

Başbakan Yıldırım: “İhtiyacı olana el uzatıyoruz”

Başbakan Binali Yıldırım da Türkiye’nin insani yardımlarda “en cömert” ülke unvanına sahip olduğunu belirterek, “İhtiyacı olana el uzatıyoruz” dedi.

Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin, Myanmar’dan Etiyopya’ya, Somali’den Haiti’ye, Arakan’dan Filistin’e yeryüzünün her köşesinde ihtiyacı olana el uzattığını, Suriye’de yaşanan iç savaş nedeniyle evlerini, yurtlarını terk etmek zorunda kalan 3,5 milyon sığınmacıya ev sahipliği yaptığını anlattı. Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Rakamların söylediği gerçek bu. 2015 yılında dünya genelinde ihtiyaç sahiplerine, mazlumlara 3,9 milyar dolar yardım yapan bir Türkiye var. 2016 yılında bu yardımlar yüzde 65 artarak 6,5 milyar dolara ulaştı. 2017’nin ilk verilerine göre Türkiye, 8 milyar dolara yaklaşan resmi kalkınma yardımıyla pek çok gelişmiş ülkeyi geride bırakmıştır. Böyle cömert ve yardımsever milletin bir ferdi olmaktan ne kadar gurur duysak azdır.”

Hazreti Muhammed’in “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır.” hadisini hatırlatan Yıldırım, Türkiye Diyanet Vakfı’nın 43 yıl önce bu düstura göre kurulduğunu söyledi.

Türkiye Diyanet Vakfı, 140 ülkede faaliyet gösteriyor

Vakfın, yurt içinde hayır ve iyilik için çalışan bin şubesi olduğunu aktaran Yıldırım, dünyanın 140 ülkesinde din, dil, ırk ayrımı yapmadan iyilik faaliyetlerini aralıksız sürdürdüğünü vurguladı. Vakfın yaptığı faaliyetlere ilişkin bilgi veren Yıldırım, 14 ülkede 23 eğitim kurumuyla 8 binin üzerinde öğrenciye eğitim imkanı sağlandığını, sınırları aşan destekler sayesinde mazlum coğrafyaların yaralarının sarıldığını ifade etti. Ramazan ve Kurban bayramları yardımlarıyla bayramın bütün gönüllerde yaşanması için gayret gösterdiklerini kaydeden Yıldırım, şöyle konuştu:

“Suriye’ye, Arakan’a yardım kampanyaları düzenliyor. Arakan’da 17 farklı bölgede yardım dağıtımı yapıyor. Suriye’ye yardım kampanyası çerçevesinde 187 milyon yardım gönderildi. Bu yardımlarla bin 550 tır yardım malzemesi bölgeye ulaştırıldı. Bazıları bölgeye tırlar dolusu silah gönderirken, Türkiye bölgeye tırlar dolusu yardım gönderiyor. Bizim farkımız bu, Türkiye’nin farkı bu. Yine bölgede savaştan zarar gören 110 tadilat ve tefrişatın yapımı gerçekleştirildi.”

Bazı ülkelerde susuzluğun hayatı tehdit eden boyutlara ulaştığına dikkati çeken Yıldırım, her yıl birçok insanın, özellikle çocukların susuzluktan, açlıktan hayatını kaybettiğini, Türkiye Diyanet Vakfı’nın ise susuzluk çeken coğrafyaların yardımına koştuğunu, bugüne kadar 8 ülkede 66 su kuyusu açtığını vurguladı. Yapımına başlanacak olanlarla birlikte 132 su kuyusunun insanlara su temin edeceğini dile getiren Yıldırım, Vakfın ihtiyaç olan yerlerde ibadethane ve cami de inşa ettiğini söyledi.

Başbakan Yıldırım, “Bildiğiniz gibi geçmişte şehirlerimizde, yakın tarihte camilerimiz alçak terör örgütlerince yıkılmış, tahrip edilmiş ve kullanılamaz hale gelmiştir. Türkiye Diyanet Vakfımız, Doğu ve Güneydoğu’da terörden zarar gören 127 caminin bakımı ve onarımını gerçekleştirdi, tekrar ibadete açılmasını sağladı” dedi.

“Yardımlaşmada dünya milletleri içerisinde örnek ve lider bir millet”

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ da Türk milletinin hayır ve yardımlaşmada dünya milletleri içerisinde örnek ve lider bir millet olduğuna değinerek, şöyle konuştu:

“Somali’de insanlar açlıktan, susuzluktan, ilaçsızlıktan, tedavisizlikten ve imkansızlıktan ölüme terkedilmişken ve saniyeler içerisinde çocuklar ölürken, Sayın Cumhurbaşkanım, sizin teşvik ve liderliğinizde Türk Milleti ve Türkiye Devleti açlıktan, susuzluktan, ilaçsızlıktan ve tedavisizlikten ölüme son vermek için seferber olmuştur, Somali halkının imdadına koşmuştur.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesinin, bakanlar ve hayırsever iş Türk adamları eşliğinde salgın hastalık, terör tehdidi, güvensiz bir ortamın varlığına rağmen yardımlarla Mogadişu’ya gittiğini aktaran Bozdağ, bölge halkının havaalanında secdeye kapanarak, “Allah, Türkleri imdadımıza gönderdi. Artık açlıktan ölmek yok” dediklerini anımsattı.

Suriye’de ölümden kaçan 4 milyona yakın Suriyeliye kucak açan, güvenli bir sığınak olup, ekmeğini paylaşanların da Türkiye ve Türk Milleti olduğunun altını çizen Bozdağ, “Kendi ülkelerine gelen mültecilerin çantalarındaki altınlara ve dövizlere el koyup, onları belli bir şart altında yaşamaya mahkum edenler, Türk milletinin bu alicenaplığını elbette takdir edemezler” ifadesini kullandı.

Bozdağ, Myanmarlıların imdadına koşan ülkenin de Türkiye olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

“İyilikte, hayırda ve yardımlaşmada önde gidenler ve yardımlaşanlar, şüphesiz bunu Allah rızası için yapmaktadırlar. Bizden bir ödül ya da taltif beklememektedirler. Onlar için Allah’ın rızası razı olabilecekleri en büyük ödüldür. Bizim burada tevdi edeceğimiz ödüller esasında milletimiz ve hükümetimiz adına bu insanlara minnetimizi ve teşekkürümüzü ifade içindir, yoksa yaptıklarının karşılığı değildir. İyilerin, hayırlıların ve yardımseverlerin yaptıklarının karşılığı Allah katındadır.”

“Müminler için hayat, bir iyilik yolculuğudur”

Diyanet İşleri Başkanı ve Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş da İslam medeniyetinin bir iyilik medeniyeti olduğunu vurguladı.

Müslümanların iyilik ahlakını, hayır işleme bilincini gittikleri her yere taşıdıklarını vurgulayan Erbaş, şöyle konuştu:

“Zira iyilik, hakikat ve güzellik adına merhameti kuşanarak yola revan olmaktır. İyilik mazluma, muhtaca elini, evini, yüreğini açıp Ensar olmaktır. İyilik yetime kardeş, yoksula sevinç olmaktır. İyilik yeryüzünde emanet bilinciyle yaklaşıp bütün insanlar için canı aklı dini nesli ve malı muhafaza etmek gayesiyle çalışmaktır.

Müminler için hayat, bir iyilik yolculuğudur. İnsan da bu dünyaya Alemlerin Rabbine inanmak ve iyi işler yapmak için gelen bir yolcudur. İyilik toprağa düşüp yeşeren, yeşerip yükseldikçe yeniden toprağa düşüp binlerce fidan olan, hayatı yeşerten bir tohum gibidir. İnsana düşen, iyiliğin dünyayı değiştirme gücüne sahip olduğuna inanmak ve iyilik tohumlarını gönüllere serpmektir. Onları bereketlendirecek olan Cenab-ı Haktır. Bizler hayatı güzelleştirecek en büyük imkanın iyiliğin gücü olduğuna inanıyoruz. İyilik emek ister, yürek ister, inanç ister, değer ister.”

“Mazlumun yanında olmak en büyük iyilik hareketidir”

“Zulmün karşısında, mazlumun yanında olmak en büyük iyilik eylemi ve hareketidir” diyen Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bunun içindir ki elimizle dilimizle ve kalbimizle iyiliğin yaygınlaşması için çalışmak, kötülüğün karşısında duruş sergilemek imanımızın gereğidir.

Biliyoruz ki hayatta ve insanın fıtratında asıl olan iyiliktir. Eğer iyilik ihmal edilirse kötülük kendine zemin bulur. Bunun için kötülükle en büyük mücadele iyiliğin yaygınlaşması için yapılan çalışmalardır. Kötülüklerin yeryüzünü kuşattığı, savaşların yoksulluğun şiddetin terörün göçün, huzuru, güveni ve neşeyi esir aldığı bir dünyada bu etkinliği, iyiliği hakim kılmak, gündem kılmak zihinlerde ve gönüllerde iyilik adına farkındalıklar oluşturmak için tertip ediyoruz.”

“TDV ülkemizde ve dünyada iyiliğin adresi oldu”

Türkiye Diyanet Vakfı’nın 1975’ten beri İslam’ın hayır ve bereket mefkuresi ile ecdadın iyilik mirasını emanet bilinciyle günümüze ve geleceğe taşımak amacıyla çalıştığını belirten Erbaş, “Türkiye Diyanet Vakfımız bugün bin şubesiyle ülkemizde ve 140 ülkede iyiliğin adresi olmuş evrensel bir hayır kuruluşu haline gelmiştir” dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığının ve TDV’nin dünyanın her yerine dil, din, ırk, mezhep ve meşrep farkı gözetmeksizin yardım elini uzattığını belirten Erbaş, sosyal yardımlardan eğitime, camilerin inşasından gönüllerin ihyasına kadar birçok alanda hayır çalışmaları yapıldığını dile getirdi.

Başkan Erbaş, sözlerini şöyle tamamladı: “Biz dünyayı iyiliğin değiştireceğine ve her birimizin birer iyilik neferi olduğunda bütün insanlığın huzurlu ve onurlu bir hayata kavuşacağına inananlardanız.  Elbette mülkün sahibi ve Alemlerin Rabbi olan Allah yeryüzünde iyiliğin egemen olması için çalışanları muhakkak destekleyecek ve onları asla yalnız bırakmayacaktır. Rabbimiz bizleri marufun yanında olan ve iyiliği hayat edinenlerden eylesin.”

Uluslararası İyilik Ödülleri

Türkiye Diyanet Vakfınca düzenlenen “Uluslararası İyilik Ödülleri” kapsamında bu yıl 5’i Türkiye’den, 2’si yurtdışınan olmak üzere 7 kişiye iyilik ödülü verildi. Bu seneki vefa ödülü ise milletimizin birlik, beraberlik ve selameti için  şu an Afrin’de mücadele veren Mehmetçiklerimiz başta olmak üzere sınırlarımız içinde ve dışında ülkemiz için, mukaddesatımız için, bayrağımız için, geleceğimiz için, canını hiçe sayan kahraman Türk ordusuna ithafen Genel Kurmay Başkanı Org. Hulusi Akar’a verildi.

“Ödülü, kahramanlık ve fedakarlıklarla görev yapan silah arkadaşlarım adına alıyorum”

 

Vefa ödülünü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden alan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar da Türk Silahlı Kuvvetlerine verilen “Vefa Ödülü”nü ülkenin güvenliği, bölgenin barış ve istikrarı için karada, denizde, havada, büyük kahramanlık ve fedakarlıklarla görev yapan silah arkadaşları adına aldığını belirtti.

Genelkurmay Başkanı Akar, Türkiye’nin birliği ve bütünlüğü, milletin güvenliği ve bekası için gerektiğinde canını feda etmekten çekinmeyen TSK mensuplarının “ölürsem şehit, kalırsam gazi” anlayışı içinde verilen tüm görevlere yedi iklim, üç kıtaya barış, adalet, huzur götüren atalara yaraşır şekilde yapma azim ve kararlılığında olduğunu ifade etti.

Mehmetçiğe takdim edilen Vefa Ödülü için teşekkür eden Akar, “Bu ödülü her zaman minnetle ve rahmetle anacağımız aziz şehitlerimiz, gazilerimiz ve değerli aileleriyle başta Afrin olmak üzere egemen ve bağımsız, kararlarımız doğrultusunda ülkemizin güvenliği, bölgenin barış ve istikrarı için karada, denizde, havada, büyük kahramanlık ve fedakarlıklarla görev yapmakta olan silah arkadaşlarım adına alıyorum” dedi.

Ödülün “Peygamber ocağı” olarak da bilinen Türk Silahlı Kuvvetleri’ne verilmesinden dolayı Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ile Diyanet teşkilatına teşekkür eden Orgeneral Akar, “Sayın Cumhurbaşkanım, her konuda bizden desteklerini esirgemeyen başta zatı devletleri olmak üzere devletimize ve asil milletimize saygı ve şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu.

Hasan Kızıl, ödülünü Diyanet İşleri Başkanı ve TDV Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’tan aldı.

Sevde Sevan Usak ödülünü Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı’dan aldı.

Yahya Hashemi / Ala Abdelrazaq Jabur ödülünü Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’dan aldı.

Mahmut Karaman ödülünü Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’dan aldı.

Levent Uçkan ödülünü Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman’dan aldı.